21 Haziran ve 21 Aralık: Gücün ve Dengenin Siyasi Takvimi
Bir siyaset bilimci olarak gökyüzüne bakarken bile güç ilişkilerini görürüm. Çünkü doğa bile iktidarın, dengenin ve dönüşümün yasalarına göre işler. 21 Haziran ve 21 Aralık tarihlerinde gerçekleşen olaylar yalnızca astronomik dönüşümler değildir; aynı zamanda insanlığın siyasal, toplumsal ve ideolojik ritmini simgeler. Bu iki tarih, doğanın değil, toplumların da “güç değişimini” yaşadığı iki eşiği temsil eder.
21 Haziran: Işığın Zirvesi, Gücün Yoğunlaştığı An
21 Haziran, kuzey yarımkürede yılın en uzun günü, en kısa gecesidir. Güneş gökyüzünde en yüksek noktasına ulaşır — tıpkı iktidarın kendi doruğuna tırmandığı an gibi. Siyasi anlamda bu tarih, bir güç konsolidasyonu metaforudur: Devletlerin, liderlerin ve ideolojilerin kendi hâkimiyetlerini pekiştirdiği dönemleri çağrıştırır.
Bu dönemde erkek egemen siyaset anlayışı genellikle merkezî kontrol, stratejik üstünlük ve kurumsal sağlamlık üzerine kurulur. Tıpkı güneşin gökyüzünü tek başına aydınlatması gibi, güçlü lider figürleri bu dönemde görünürlüğü ve kararlılığı simgeler.
Ancak bu aşırı aydınlık, aynı zamanda körlüğü de beraberinde getirir. Soru şu:
Güç zirvedeyken, eleştirel düşünce gölgede kalmaz mı?
Bu bağlamda 21 Haziran, hem ışığın hem de iktidarın sınandığı bir eşiği temsil eder. Çünkü güç, en parlak olduğu anda kendi zayıflığını da yaratır.
21 Aralık: Karanlığın Dönüşü ve Umudun Başlangıcı
21 Aralık ise kuzey yarımkürede yılın en uzun gecesi, en kısa günü… Doğada karanlığın egemenliği başlar. Ancak bu, çöküş değil; dönüşümün başlangıcıdır. Güneş yeniden doğmak üzere hazırlık yapar.
Siyasal düzlemde bu tarih, yeniden yapılanma ve toplumsal yenilenme süreçlerini temsil eder. İktidarın merkezden çevreye yayıldığı, vatandaşın yeniden söz sahibi olmaya başladığı bir döngüdür. Kadınların ve demokratik hareketlerin yükselişi, bu mevsimsel dönüşümle benzer bir ritim taşır.
Kadın bakış açısıyla bu dönem, toplumsal katılımın ve dayanışmanın güçlendiği zamandır. Gecenin uzunluğu, insanların birbirine yaklaşmasını, paylaşımı ve ortak eylemi doğurur. Güneşin yokluğunda, toplum kendi ışığını arar. Soru şu:
Gerçek dönüşüm, güçlü bir merkezden mi gelir, yoksa sessiz bir çoğunluğun kolektif çabasından mı?
21 Aralık, bu sorunun cevabını her yıl yeniden düşünmemizi sağlar.
İktidar ve Denge: Güneşin ve Gölgenin Siyaseti
Bu iki tarih arasındaki fark, siyaset felsefesi açısından iktidarın doğasına ışık tutar. 21 Haziran’da güç merkezde yoğunlaşır, tıpkı otoriter sistemlerde olduğu gibi. 21 Aralık’ta ise güç dağılır, yerelleşir, toplumsal etkileşimle yeniden üretilir.
Siyaset bilimi açısından bu döngü, “denge siyaseti” kavramıyla açıklanabilir. Hiçbir sistem, sürekli gündüzde ya da gecede kalamaz. Güç, zamanla dönüşmek zorundadır. Tıpkı doğanın karanlıktan ışığa, ışıktan karanlığa dönmesi gibi, toplumsal düzen de sürekli yeniden kurulmak zorundadır.
Erkek stratejisi genellikle yapıyı korumaya, güç merkezini sabitlemeye yönelirken; kadın perspektifi dönüşüme, diyaloğa ve ortak akla alan açar. 21 Haziran ve 21 Aralık, bu iki siyasal enerjinin —otorite ve katılımın— sonsuz dansıdır.
İdeoloji ve Vatandaşlık: Güneşten Karanlığa, Karanlıktan Umuda
Bu tarihler, aynı zamanda ideolojik dönüşümün simgesidir. 21 Haziran’da toplumlar genellikle istikrar ve düzen arayışındadır; devletin koruyucu gücüne güven duyar. 21 Aralık’ta ise sorgulama, değişim ve alternatif arayışları yükselir.
Bu geçiş, vatandaşlık bilinci açısından da önemlidir. Demokrasi, tıpkı doğanın döngüsü gibi sürekli yenilenmeyi gerektirir. Vatandaş, pasif bir izleyici değil, karanlıkta bile yolunu bulmaya çalışan bir özne olmalıdır.
O halde sormak gerekir:
Bir toplumun “gün dönümü”, halkın kendi sesini yeniden bulduğu an mıdır, yoksa iktidarın onu duymayı bıraktığı an mı?
Sonuç: Siyasetin Kozmik Ritmi
21 Haziran ve 21 Aralık, yalnızca doğa olayları değildir; siyaset biliminin kozmik metaforlarıdır. Biri gücün doruğunu, diğeri yenilenmenin başlangıcını temsil eder.
Her toplum, tıpkı evren gibi, bu iki uç arasında salınır. Işığın gölgesini, karanlığın da potansiyel ışığını taşır.
Ve belki de gerçek siyasal bilgelik, hiçbir dönemi mutlaklaştırmadan dönüm anlarını fark edebilmektir.
Çünkü siyasetin en önemli yasası da doğanınkine benzer: Güç, paylaşıldığında anlam bulur; denge, değişimle korunur.