Giriş
Herkese merhaba! Bugün birlikte biraz düşünmeye ve sorgulamaya açık bir konuya dalıyoruz: Kapsam Geçerliliği nedir? Veriyle, mantıksal analizlerle dolu bir dünyada yaşıyoruz ama aynı zamanda duyguların, toplumsal kabullerin ve insanların algılarının etkisini de hissediyoruz. Bu yazıda hem “eril” denebilecek objektif‑veri odaklı bir bakış açısını hem de “dişil” denebilecek duygusal‑toplumsal etkiler perspektifini ele alarak – evet biraz da karşılaştırmalı bir şekilde – kapsam geçerliliğini beraber inceleyeceğiz. Okurken düşündüklerinizi yorum olarak bırakmak isterim: siz ne düşünüyorsunuz?
—
Kapsam Geçerliliği Nedir?
Kapsam geçerliliği, bir araştırma ya da ölçme aracının “ölçmeyi amaçladığı konuyu ne kadar eksiksiz kapsadığı”na dair bir değerlendirmedir. Başka bir deyişle: ölçülen değişkenlerin, amacın içerdiği tüm önemli alt‑unsurları ne kadar temsil ettiği sorusunu sorar. ([Sorumatik][1]) Örneğin bir psikolojik test yapılıyor; kapsam geçerliliği yüksekse, test yalnızca bir kısmı ölçmüyor, ama araştırmanın hedeflediği tüm bileşenleri içeriyor demektir.
Yani, o ölçme aracının “kapsamı” geniş bir şekilde hedef konuyu içine almış olmalı; dar ya da eksik kalmamalı. ([Yoga Forum][2]) Bu kavram yalnızca ölçme araçları için değil; aynı zamanda bir projenin ya da araştırmanın “hangi alanlara dokunduğu”, “hangi koşulları içerdiği” gibi konularda da kullanılabilir.
—
Erkek Bakış Açısıyla: Veriler, Mantık ve Sistematik İnceleme
“Erkekler” perspektifi derken; burada objektif‐analitik yaklaşımı kast ediyorum. Bu bakış açısına göre kapsam geçerliliği şöyle değerlendirilebilir:
Bir ölçüm aracındaki maddelerin tümünü tek tek analiz edelim: Bu maddeler ölçülmesi gereken tüm alt‐boyutları içeriyor mu? Eğer bir boyut eksikse kapsam geçerliliği düşer.
Örneklem seçimi önemlidir: Araştırma sadece belirli bir grupta yapılmışsa ve genelleme yapılmak isteniyorsa, kapsam geçerliliği düşük olabilir. Çünkü “bu ölçüm başka gruplar için geçerli midir?” sorusu yanıtlanmamış demektir.
Uygulama alanı, zaman dilimi, koşullar: Bir çalışmanın bulguları yalnızca belirli bir sektör, coğrafya ya da zaman dilimi için geçerliyse; kapsam geçerliliği geniş kabul edilemez. ([Yoga Forum][2])
Sonuç olarak, bu yaklaşımda “ne ölçüldü?”, “örneklem ne kadar temsili?”, “uygulama alanı ne kadar geniş?” gibi sorular öne çıkar.
Bu bakış açısıyla düşündüğümüzde; kapsam geçerliliğini artırmak için test tasarımcılarının veya araştırmacıların tüm alt‐boyutları önceden tanımlaması, örneklemde çeşitliliği sağlaması ve ölçüm aracını farklı gruplar üzerinde test etmesi gerekir. Mantıksal yapı, net kurallar, veriler… Hepsi burada iş başında.
—
Kadın Bakış Açısıyla: Toplumsal Etkiler, Algılar ve Duygular
“Kadınlar” perspektifi deyince; burada toplumsal bağlam, bireylerin algıları, ölçme aracının ve araştırmanın sosyal etkileri üzerinden bir görüş açısı geliyor. Bu bakış açısında kapsam geçerliliği şu şekilde ele alınabilir:
Bir ölçüm aracının ya da araştırmanın amacı ne kadar toplumsal olarak anlam taşıyor? Ölçülen alt‐boyutlar sadece “soğuk veriler” değil; insanların yaşamları, duyguları, deneyimleriyle ilgili mi? Bu, kapsam geçerliliğinin sosyal boyutudur.
Algı boyutu: Yeni bir test uygulandığında insanlar onu nasıl algılıyor? Ölçülen konuların bireylerin değerleri, kültürleri, cinsiyet deneyimleriyle ne kadar örtüştüğü önem kazanıyor. Eğer ölçüm aracı sadece “erkek normlarına” dayanıyorsa, kadınların deneyimleri dışta kalabilir; kapsam geçerliliği sosyal açıdan eksik kalır.
Toplumsal eşitlik yönü: Araştırma ya da ölçüm aracının farklı cinsiyetler, sosyo‐ekonomik düzeyler, etnik gruplar açısından kapsayıcı olması, dolayısıyla geçerliliğinin daha adil olması beklenir. Bu da bir ölçüm aracının “kapsamının geniş” olması anlamına gelir, sadece teknik değil etik bir bakış açısıyla.
Duygusal yön: Bir testin sonuçları yalnızca rakamlarla ifade edilse bile, bu sonuçların bireylerin kendini nasıl hissettiğini, nasıl deneyimlediğini yansıtıp yansıtmadığı önemlidir. Kapsam geçerliliği yüksek bir ölçüm aracı, bu duygusal katmanı da tamamen göz önüne alır.
Bu açıdan bakınca, ölçüm araçları ya da araştırmalar sadece istatistiksel olarak “uygun” değil, aynı zamanda bireylerin farklı deneyimlerini, algılarını ve toplumsal bağlamlarını da kapsıyor olmalı.
—
Karşılaştırma ve Tartışma
İşte iki bakış açısını bir arada düşündüğümüzde ilginç noktalar ortaya çıkıyor:
Objektif yaklaşımda “sayısal temsil, örneklem, madde sayısı, genel geçerlilik” gibi kriterler öne çıkıyor. Toplumsal‐duygusal yaklaşımda ise “kimler dahil edildi?”, “kimler dışlandı?”, “ölçüm aracının algısı nedir?” gibi sorular.
Objektif yaklaşım ölçüm aracının teknik olarak geçerliliğini önceliklendirirken; toplumsal‐duygusal yaklaşım geçerliliğin kapsamının genişliğine ve adaletine odaklanıyor.
Örneğin: Bir mesleki test sadece erkeklerin yoğun olduğu bir sektörde hazırlanmışsa, teknik olarak bazı kriterleri karşılıyor olabilir; ancak kadınların farklı deneyimleri göz önünde bulundurulmamışsa, sosyokültürel boyutta kapsam geçerliliği düşebilir.
Böylece, kapsam geçerliliğini yalnızca “istatistiksel geçerlilik” olarak değil, “toplumsal temsil ve kapsayıcılık” olarak da düşünmemiz gerekiyor.
—
Sonuç ve Okuyucuya Sorular
Sonuç olarak, kapsam geçerliliği sadece “ölçüm aracının maddelerini saymak” meselesi değil; aynı zamanda bu aracın amaçlanan konuyu, farklı deneyimleri ve koşulları ne kadar eksiksiz kapsadığıdır. Objektif ve toplumsal bakış açıları birleştiğinde daha zengin ve adil bir değerlendirme elde edebiliriz.
Sormak isterim:
Sizce bir test ya da araştırma ne kadar kapsayıcı olmalı ki gerçekliği başarıyla yansıtsın?
Ölçüm aracınız ya da araştırmanız varsa, önceden hangi alt‑boyutların dahil edildiğini düşündünüz mü?
Toplumsal yönüyle kapsam geçerliliği, sadece teknik geçerlilik kadar önemli midir? Nerede dengesini kurmalıyız?
Yorum bırakın, birlikte tartışalım.
[1]: https://sorumatik.co/t/kapsam-gecerliligi-nedir/55220?utm_source=chatgpt.com “Kapsam geçerliliği nedir? – Sorumatik”
[2]: https://yogaforum.com.tr/threads/kapsam-gecerliligi-nedir-oernek.20181/?utm_source=chatgpt.com “Kapsam geçerliliği nedir örnek | Yoga Forum”