Kızıl Yansıma Nedir? Bir Akşamın Derinliğine Dalış
Kayseri’nin havası her zaman biraz hüzünlü, biraz da kasvetli olur. Gün batımının ardında bir şeyler kaybolur, bir renk değişir ve sanki dünya bir süreliğine durur. İşte o anlarda, gözlerim hep gökyüzüne kayar. Kızıl yansımanın ardında bir anlam ararım. Ne olduğunu, neden o kadar derin bir şekilde içime işlediğini hiç anlayamamıştım. O anları hatırladıkça, kalbimde bir ağırlık hissederim. Sanki bir şey kayboluyor, ama ne olduğunu kimse söyleyemez.
İlk Kızıl Yansıma
O yaz akşamı, Kayseri’nin sıcak havası sararmış çimenlere sıçramıştı. Yavaşça yürüyordum, bir elim cebimde, diğerini de gökyüzüne kaldırmıştım. Kızıl bir ışık tüm şehri sarhoş etmiş gibiydi. Bu, aslında hiçbir zaman görmediğim bir renkti. Sanki bir an, dünya bambaşka bir hal almıştı. Ve o anı tam olarak hatırlıyorum; kızıl ışığın bana vurduğu ilk andan itibaren sanki zaman bir saniyeliğine durdu. O an, bir yerde kaybolmuş bir parça vardı ve ben onu arıyordum. O kadar belirgindi ki.
Kızıl yansıma, bir şeyin başlangıcıydı belki de. Ya da bir şeyin bitişi… Kızılın derinliğine gömülmek, bir şeyi beklemek gibiydi. O gün, evin arkasındaki boş alanda yürürken, annemin sesi kulağımda çınladı: “Bazen çok derin bakmak, bir şeyi görmektense kaybolmak gibidir.” O an, kelimelerin arkasındaki anlamı gerçekten hissettim. Belki de gerçekten kayboluyordum.
Kızıl Yansıma ve Hayal Kırıklığı
Bir hafta sonra, kızıl yansımanın anlamını bulmak için çıktığım o yolda hayal kırıklığına uğradım. Gözlerim, gün batımının içinde kaybolmaya çalışan bir başka rengi bulmaya çabalarken, bir şeyin eksik olduğunu fark ettim. Artık her şey bir yanılsama gibi geliyordu. Kızıl yansıma, bir zamanlar bana huzur veren bir görüntüydü, fakat şimdi sadece karanlık bir boşluk bırakıyordu içimde.
Bir akşam, eski bir arkadaşımı gördüm. Onunla yıllardır görüşmemiştik. Bizim için ne zaman geçmişti? Zaman ne kadar değişmişti? O an, kızıl ışığın ne anlama geldiğini bir kez daha sorguladım. Ne kadar da garipti; bir zamanlar her şey normaldi, her şey tanıdıktı. Ama şimdi, o eski halimle karşılaştığımda her şey çok uzak ve yabancıydı.
Birkaç kelime ettik, birkaç cümle kurduk ama o eski halimi bulamadım. Kızıl yansımanın içindeki kırmızı ışık, geçmişin kaybolan izlerini birer birer sildi. Hayal kırıklığım, o eski arkadaşımın gözlerinde kayboldu. Kızıl yansıma, bir zamanlar bir şeylerin doğru olduğunu hissettiren ışık, şimdi bir ayrılığın, bir kayboluşun simgesine dönüşüyordu.
Kızıl Yansıma ve Umut
Ama yine de o kızıl ışıkta bir şey vardı. Belki de bu kaybolmuşlukta bir umut saklıydı. Çünkü her şeyin, en karanlık anlarda bile bir çıkışı vardı. Bir gün o eski halimi bulacağım, ya da belki de kaybolan her şeyin yerini yeni bir şey alacak. Gözlerimi gökyüzüne çevirdiğimde, kızılın her tonu bana bir şey anlatıyordu: Her şey değişir, her şey kaybolur, ama yeniden başlayabilmek için umut her zaman vardır.
Kızıl yansıma, her kaybolan şeyin ardından gelen bir yenilikti. Geçmişin hatıralarına sarılmak zor olabilir, ama bu sarılma, aynı zamanda yeniden doğuşun işaretiydi.
Kızıl Yansıma Nedir?
Kızıl yansıma, aslında bir şeyin kayboluşu ve yeniden doğuşudur. Bir renk, bir ışık, bir anı ya da bir duygu… Kayseri’nin sıcak akşamlarında, o kırmızı ışık, belki de geçmişin ve geleceğin birleşimidir. Bir zamanlar ne kadar sevdiğiniz bir şeyin kayboluşu, yerini bir yenisine bırakırken, ne kadar acı verse de içimdeki umut hep var. Kızıl yansıma, bir başlangıçtır aslında. Bir sonun, başka bir yolculuğa açılan kapıdır.
Bugün hala düşünüyorum, o kızıl ışığın ardında ne vardı? Belki bir şey kaybolmuştu, ama başka bir şey doğuyordu. Kızıl yansıma, kaybolan her şeyin yerine bir şeyler koyma sürecinin simgesidir. Ve belki de ben, o kaybolan şeyi bulduğumda, artık kızıl ışıkla değil, onun getirdiği umutla bakacağım dünyaya.
Her şey kaybolur, ama umut her zaman bir yerde saklıdır. Kızıl yansıma, her kaybolan şeyin ardından doğacak olan ışığa dair bir hatırlatmadır.